13 Temmuz 2010 Salı

Yoldaş Olur Cücecin

Haram dedi bir sultan tek soluğuna
Ben ise çektim seni yerebatanlardan
Tek bir solukta.
Hfif bıyıklı, ince kaşlı, fualleri pek ilgisiz bi sokaktır
Senin düşmanının önüne küçük çakıllar dizmeye çalıştığın,
Elin kesilse uluorta ayaklarına yalvaracağın.

Haram ki ne haram
Yük kamyonlaru kuzeyden çark etti bu sefer
Gündüz bakışlı kumralın,
Ve olmamış sıyrıkların yeni mabedi;
Elimizde memnun mesut uyuyan
Şu sırtlan yavruları.
Üslubunu bozmuyor onların
Kitaplardaki fazla bilgi,
Ve birkaç Mersinlinin toplanıp
Minareleri tek el traş edişi.
Bir orda çakıllarınla sen düzyazıdan çıkıp gelmesin.

Şovalyeler üşürmüş soğukta
Bir nevi körüklenmiş ana rahmi.
Dış kabuğu şovalyelerin,
Sürüklersen kırılırmış dudaklarından
Denemekten zarar gelmez
Yelelerinden düğümlü atlar yoksa etrafta

Harammış, umrum değil
Yakın tüm Osmanlı saraylarını
Genç Osman da olsun içinde
Sen olma ama kuşluk vaktinde uyur gibi
Yalnız biraz yaklaştır saçlarını


mert

Türküler Boynuna

Otururken dışarıya açılan tutumunda
Totemim oluyorsun
Kaçınıyorum bakmaya
Çünkü sana bakan her ben
Türlü onbirbuçukları dolduruyor
Genc kafatasima

Kıpırdama
Türküler yakıyorum boynuna

Bileklerimde tütüyor baykuşlar
Belli neden adları çıkmış.
Cumaya kızıyorsun
Ben onun altın kulaklı ertesine.
Kızıştık zaten kent çiçeğine
İnmiyoruz zorlasak da sekize

Gömleğinden içeri tek parça
Yelkovanla akrep.
Çağırırsam gelir
Salkımlarca yayla atı
Ya getirir mi beraberinde
Karanlıktan çıkma muazzam saygısını?

Kıpırdama
Türküler yakıyorum boynuna

Delirmiş egenin sınır çizgisi
O zaman ki saklayıp
Kuşkonmaz abinin kirpik fetişini
Desenlerce yaşamak var
Totemin atasözlerini

Devrilmişsin notalardan daha ne
Bulutun aşçı,
Yağmurun garson,
Şimşeğin şef garson,
Güneşin üç kişilik olduğu tepelerde
Sırf konduğundan ağzına leş bir nara
Taa o zamandan bu zamana

Türküler yakıyorum boynuna

Boyuna.


mert

Obsesif Zımpara

Birkaç anını anlat bana
Şu evrenden çekip gittiğin,
Serçe parmağının üzerinde
Bilmem kaç galaksi gezdiğin hani
Sonra yat antilobun sıcak göğsüne

Gündoğmadan,
Kanın tam olmadan,
Akdebiz'in akıcı
Bir o kadar yırtık
Dağlarına yürü ardından.
Onlar bilir vardığında
Sen otuzundan fazlasındır.

Seyirlik bir şeyler aç bana.
İçinde ne kız kulesi,
Ne de sıçtığımın martıları olsun
Mümkünse bir de
Bacakların tutulsun aya.

Sütyenin iki güz arası dostlukta
Saat; Hasta adamın argosu
Gün; Sana şelale
Parmağın lacivertten serçe
Yat antilobun sıcak göğsüne.


mert

Öteden Beri Ağlaştık

Yeşil-beyaz elbisenle
Sendin yağmurda bir türlü uçamayan
Belirsizliğin çoğalmış,
Bir gözün yanıyor.
Damlalara basa basa yürüdün
Kurtarılmayı beklerken.

Kadının bakışı ıslak,
Kadının bakışı ışık
Bakışın en sıcak toprak
Ve evet, toprağa çalınmış kısraklar
Senin, mermer tırnakların
Benim, demir sandalyelerim
Biri de beyaz üstelik

Mumda erirdi gözlerin.
Şahit olmadım hiç
Ama sen derdin ya, o yeterdi.
Şimdi yanıyor gözlerin.

Sorardı yaşlı komşun
Bir şeye ihtiyacın olursa
Ben semada bir yerdeyim
Bunu da duymadım ya
Sen öyle derdin.

Biz sıkılırdık daha da sıkılırız
Nasıl olsa pencereler kapalı
Nasıl olsa badanamız yavruağzı
Ama bir kere eriştik mi çığlaklığa
Ne dert kalır ne tasa
Sonrası zaten süreya.


mert

27 Mart 2010 Cumartesi

Gökkuşağı Bilinci

Yatağımın en darmadağan köşesinden
Düşüyorsun toprağa.
Güneşin kıvrımlarından
Baldırına akan parça yapraklar,
Gözlerinde usulsüz üçgenler.
Saçların kapatmış
Saçların olmasa.

Bir buluta üflüyorsun olabildiğine
Yüz vermiyor diye.

Çizgiden kolların,
Gökten bozma elbisene oturmamış.
Kör-topal bakıyor tanrı aşağıdan
Belki bir şey görürüm diye.
Pekmez kokan karısına karşın

Mermerleri okşuyorsun soluğunu keserken
Zaman-mekan bir ara verecek,
Muzırlığın yetmezcesine uyanacaksın.

Buluta dargınsın
Bulutlar sağırdır, farketmezler.

Sıçrayışın öncesiz gerçeğe
Kim bilir?
Senin ceylan olduğun her an
Ben bir fiilin peşinde

Yatağımın en tenha köşesinden
Ayrılıyorsun topraktan
Ve başın -ki en kutsal-
Düşüyor omzuma.
Ciddiyim
Bu sabah akordeonlu amcanın kaşları
3 vezin yukarda.


mert

12 Ocak 2010 Salı

Spiral Boşlukta

Tanrısalım.
Uykusunda kabaran
Ve her defasında,
Böceğin çığlığına
Vaaz veren uğuldayışın
Yeryüzünden öte.

Çekirgenin orgazmı var bir kere.
Boşalman,
Kendini her bir gökcisminde,
Defalarca kirletmen;
Damarlarımdan kimliksiz fırlatılan
Karadeliklere eşdeğer.

Kopuk kafasında çingenenin
Yabani saçları vardır.
Kaybettiğin mavi vajinan
Kendini beşinci boyuta adar.

Çekirgeler bulutlara tapar.
Fazlalıktır,
Doğumuna ramak kalmışsa bile.
Senin şehvani hücrelerin,
Sarılmalı benliğini unutan hiçliğe.

Okşa her bir yörüngeyi
Öp hepsini kuvveti kanayana dek.
Sana en uzak eteğin,
Kovulmuş atlantisten.

Centilmenler ve açık enseleri
En gururlu kıçı açık hanfendi
Sığının en çirkef gezegene.


mert