5 Haziran 2009 Cuma

Kıçıkırık Bir Gece

Dünyadaki hamile sayısı azalmıştı ve ben bir durakta amaçsızca oturuyordum. Taşıtlar geçiyordu önümden. İçlerinde rengarenk, parlayan kafalar. Ebrulu ve yaldızlı kafalar. Hava karanlıktı. Taşıtların ışıkları gözlerimi alıyordu. Yukarıda ilk bakışta yüzlerce yıldız vardı. Araba sesleri, martı çığlıkları ve köpek havlamaları dışında sessizdi ortalık. Önümden bir kadın asaletine sahip travestiler geçiyordu, kalçaları bir kadınınki kadar şekilli. Ayırt edemiyordum.

Karanlıkta uslu uslu parlayan keskin yıldızlardan biri boğazıma saplandı sonra. Adamakıllı bir kan boşalıyordu boynumdan aşşağı. Kanın ayakkabımdan parmak uçlarıma kadar indiğini hissettim. Birkaç dakikaya ellerim bembeyazdı. Yüzümü düşündüm, saydamlaşmış olmalıydı. Bir şey dokundu sonra boynuma. Güzel, bakımlı bir parmak. Fransız denilen usulden boyanmış zarif bir parmak. Azalıyordu kan. Bir süre sonra iyiden iyiye kesilmişti. Kurumuş, kırmızı bir vücuda sahiptim artık. Gözlerim parmağın sahibini aradı ama bulamadı.

Ayağa kalktım. Vücudum kaskatıydı. Bacaklarımdaki son kuvvetle ve kan kokan vücudumla evimin yolunu tuttum. Arabalar, çığlıklar ve havlamalar. Sabahın dördüydü ve katlardaki ışıkların çoğu sönmemişti. Evime girdim, ışığı açıp yatağıma uzandım ve parmağın sahibini düşündüm. Hayaliyle seviştim.


mert

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder